Cilt Mikrobiyomu ve Hidrosol Bazlı Kozmetik Formülasyonlar
Son yıllarda kozmetik biliminde, yalnızca cildin yüzey yapısını değil, aynı zamanda cilt mikrobiyomunu da gözeten formülasyon yaklaşımları önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, hidrosoller —ya da başka bir deyişle bitkisel sular— içerik bakımından daha narin ve çok yönlü bileşikler olarak değerlendirilebilmektedir.
Bitkisel hidrosoller, distilasyon işlemi sırasında uçucu yağlarla birlikte elde edilen ve hidrofilik bileşenleri taşıyan sulu ekstraktlardır.
Mikrobiyolojik dengeyi önceliklendiren ürünlerde, bu hidrosoller potansiyel katkılar sunabilecek niteliktedir.
Cilt Mikrobiyomu: Epidermal Ekosistemin Dengesi
Cilt mikrobiyomu karmaşık bir mikroorganizma topluluğudur. Bu biyofilm tabakası, cilt bariyer fonksiyonunun korunmasında ve çevresel stres faktörlerine adaptasyonda çeşitli görevler üstlenebilir. pH düzeyi, sebum dengesi, nem oranı ve topikal uygulamalar gibi faktörler mikrobiyom kompozisyonunu etkileyebilmektedir.
Kozmetik formülasyonlarda kullanılan bileşenlerin, bu biyolojik dengeyi koruyucu nitelikte olması, son dönemde formülasyon biliminin araştırma konularından biri hâline gelmiştir.
Lavandula angustifolia (Lavanta Hidrosolü)
Lavanta bitkisinden (Lavandula angustifolia) elde edilen hidrosol, içerdiği linalol ve linalil asetat gibi bileşiklerle tanımlanır. Ciltle temas ettiğinde hoş kokusunun yanı sıra ferahlatıcı bir his bırakabileceği ifade edilmektedir. Formülasyonlarda kullanıldığında, epidermal tolerans açısından düşük irritasyon profiline sahip olduğu bildirilen bu hidrosol, hassas ciltler için geliştirilmiş bazı ürünlerde tercih edilebilmektedir.
Rosa damascena (Gül Hidrosolü)
Damask gülü (Rosa damascena) distilasyonu sonucu elde edilen hidrosol, doğal olarak geraniol, citronellol ve feniletanol gibi uçucu moleküller içerir. Gül hidrosolü, aromatik yönünün yanı sıra nem desteği sunan formüllerde kullanılabilmektedir. Hafif asidik yapısı ile epidermal pH’ı destekleyici bir ortam oluşturabileceği öne sürülmektedir. Bu özelliği sayesinde, cilt mikrobiyomuna dost formülasyonlara dahil edilebileceği tartışılmaktadır.
Centaurea cyanus (Mavi Kantaron Hidrosolü)
Mavi kantaron bitkisinden (Centaurea cyanus) elde edilen hidrosol; flavonoid türevleri, kumarinler ve eser miktarda uçucu bileşenler içerir. Özellikle göz çevresi bakım ürünlerinde kullanılmaya uygun yapısıyla dikkat çekmektedir. Cilt üzerindeki yatıştırıcı etkiler bakımından araştırmalar devam etmekte olup, mikrobiyom dostu içeriğe katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.
Formülasyonel Yaklaşımlarda Hidrosol Seçimi
Bitkisel hidrosoller, su fazı içeriği bakımından fonksiyonel kozmetik ürünlerinde yer alabilir. Formülasyonun stabilitesi, mikrobiyolojik güvenliği ve hedeflenen cilt tipi gibi faktörler, hangi hidrosolün ne oranda kullanılacağına dair değişkenlik gösterebilir.
Greenext olarak sözleşmeli tarım modeliyle elde ettiğimiz hidrosoller, izlenebilir üretim zinciriyle formülasyon geliştiricilere botanik açıdan zengin alternatifler sunabilir. Doğal içeriklerin mikrobiyolojik dengeye katkı potansiyeli, gelecekteki klinik çalışmalarla daha net anlaşılabilir hâle gelecektir.
Sıkça Sorulan Sorular
Hidrosoller doğrudan cilde uygulanabilir mi?
Genellikle seyreltilmiş yapıları nedeniyle hassas ciltlerde dahi tolere edilebildiği gözlemlenmiştir. Ancak her bireyin cilt yapısı farklı olduğundan dikkatli kullanım önerilmektedir.
Hidrosoller cilt mikrobiyomuna zarar verir mi?
Bazı çalışmalar, doğal kaynaklı hidrosollerin mikrobiyom dengesini bozmadığını öne sürmektedir. Yine de ürün formülasyonunun tamamı göz önünde bulundurulmalıdır.
Hidrosollerle yapılan ürünler koruyucu içerir mi?
Hidrosol bazlı formülasyonlarda mikrobiyolojik stabilite sağlamak amacıyla koruyucu sistemlere ihtiyaç duyulabilir. Bu, ürünün raf ömrü ve güvenliği için önemlidir.
Kaynakça
- Callejon, R.M. et al. (2008). Characterization of hydrosols of Rosa damascena. Journal of Agricultural and Food Chemistry
- D’Amato, G. et al. (2016). The role of the microbiome in dermatology. Clinical Reviews in Allergy & Immunology