Biberiye yağı, Rosmarinus officinalis L. bitkisinden elde edilen aromatik ve farmakolojik açıdan aktif uçucu bir yağdır. Fitoterapötik özellikleri bakımından dikkat çeken bu bileşen, saç ve saç derisi sağlığında adjuvan bir ajan olarak giderek daha fazla ilgi görmektedir. Özellikle saç dökülmesini yavaşlatma, mikrosirkülasyonu artırma ve sebum regülasyonu gibi etkileri nedeniyle, biberiye yağının topikal uygulamaları dermatolojik araştırmaların odağındadır. Bu bağlamda, biberiye yağının şampuan formülasyonları ile kombine edilerek kullanımı, hem geleneksel hem de modern kozmetik bilimi açısından önem arz etmektedir.
Rosmarinus officinalis yağı, kimyasal olarak 1,8-cineole (eucalyptol), α-pinene, camphor, borneol ve verbenone gibi monoterpen ve seskiterpen sınıfına ait fitokimyasallar içerir. Özellikle rosmarinic acid, carnosic acid ve ursolic acid gibi fenolik bileşikler antioksidan, antimikrobiyal ve antienflamatuar aktiviteler göstermektedir. Bu bileşikler, saç kök hücrelerinin (dermal papilla cells) oksidatif strese karşı korunmasında ve saç folikül mikroçevresinin düzenlenmesinde görev alır.
Biberiye yağının, saç döngüsünün anajen fazını (aktif büyüme evresi) desteklediği ve telogen effluvium (geçici saç dökülmesi) gibi durumlarda faydalı olabileceği düşünülmektedir. Özellikle vascular endothelial growth factor (VEGF) ekspresyonunu artırarak, saç folikül çevresinde vaskülarizasyonu iyileştirdiği bazı hayvan modeli çalışmalarında ortaya konmuştur.
Şampuan formülasyonları ile birlikte kullanılan biberiye yağı, taşıyıcı yüzey aktif maddelerin (surfactants) yardımıyla saçlı deride daha etkin bir dağılım gösterebilir. Özellikle sülfatsız şampuanlarda non-ionic yüzey aktif ajanlarla birlikte formüle edildiğinde cilt bariyerine zarar vermeden penetrasyon potansiyeli artmaktadır. Ancak uçucu yağların sabun bazlı yüksek pH ortamlarında oksidasyona uğrayarak aktifliğini kaybedebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, şampuanın pH seviyesi, antioksidan stabilizatörlerin varlığı ve emulsifikasyon derecesi, etkinliğin korunmasında kritik parametrelerdir.
Yapılan bir double-blind randomized controlled trial çalışmada, biberiye yağının (%1 konsantrasyonla), minoxidil %2 ile karşılaştırıldığı ve 6 ay sonunda benzer düzeyde saç yoğunluğu artışı sağladığı gösterilmiştir (Panahi et al., 2015). Ancak burada dikkat edilmesi gereken, klinik etkinliğin saf yağın doğrudan uygulanması ile gözlemlenmiş olmasıdır. Şampuan içerisindeki formülasyon stabilitesi ve kullanım sıklığı, bu etkinliği doğrudan etkileyebilir.
Propionibacterium acnes, Malassezia furfur gibi saç derisi florasını etkileyen mikroorganizmalar üzerinde yapılan in vitro çalışmalarda, biberiye yağının büyümeyi inhibe edici etkisi gözlemlenmiştir. Bu durum, özellikle seboreik dermatit, kepek (pityriasis capitis) ve folikülit gibi inflamatuar durumların semptomatik kontrolünde destekleyici olabilir.
Ayrıca biberiye yağı, sebum üretimini düzenleyerek yağlı saçlarda görülen lipid dengesizliklerini dengeleyici etki gösterebilir. Bu da sebaceous gland hyperactivity gibi durumlarda doğrudan terapötik katkı sağlar.
Biberiye yağı, saç ve saçlı deri sağlığını destekleyen çok boyutlu bir doğal bileşendir. Şampuanla birlikte kullanımı, uygun formülasyon teknikleriyle desteklendiğinde saç dökülmesini azaltma, saç kalitesini artırma ve saçlı derideki inflamasyonu azaltma gibi çeşitli etkiler gösterebilir. Ancak bu etkinin gözlemlenebilmesi için, kullanılan şampuanın içerik uyumu, pH dengesi, taşıyıcı sistemin stabilitesi ve kullanım sıklığı gibi faktörler titizlikle değerlendirilmelidir.
Tıbbi veya dermokozmetik amaçlarla kullanılmadan önce, kişisel hassasiyet risklerinin göz önüne alınması ve mümkünse dermatolog görüşü alınması önerilir.