Kolajen, bağ dokularının yapısal temelini oluşturan, insan vücudunda en bol bulunan fibröz protein ailesidir. Şimdiye kadar 28’den fazla kolajen tipi tanımlanmış olsa da, kozmetik, nutrasötik ve farmasötik ürün formülasyonlarında en çok kullanılanlar Tip I, Tip II ve Tip III kolajendir. Bu üç kolajen tipi, farklı anatomik bölgelerde bulunur ve farklı fizyolojik işlevler üstlenir. Dolayısıyla, doğru kolajen tipinin seçimi, ürün geliştirme sürecinde hedef dokuya uygunluğu açısından kritiktir.
İnsan vücudundaki kolajenin yaklaşık %90’ını oluşturan Tip I kolajen, özellikle dermis, kemikler, dişler ve tendonlarda yüksek yoğunlukta bulunur. Moleküler yapısı üçlü heliks şeklindedir ve mekanik mukavemet sağlar. Kozmetik ve dermokozmetik ürünlerde, cilt elastikiyetini artırmak ve kırışıklıkları azaltmak amacıyla sıklıkla tercih edilir. Ayrıca hidrolize formda takviye ürünlerde kullanımı yaygındır.
Tip II kolajen, özellikle kıkırdak dokusunda bulunan spesifik bir kolajen tipidir. Eklemlerdeki hiyalin kıkırdağın yapısal bütünlüğünü korur. Bu kolajen tipi genellikle tavuk sternumu veya sternal kıkırdaktan elde edilir. Biyoaktif formu olan “undenatured” (denatüre edilmemiş) Tip II kolajen, bağışıklık modülasyonu ve otoimmün eklem rahatsızlıklarında potansiyel destek sunar.
Tip III kolajen, genellikle Tip I kolajenle birlikte bulunur ve organ kapsülleri, damar duvarları ve rahim gibi elastikiyetin önemli olduğu yapılarda yer alır. Cildin dolgunluğu, damar geçirgenliği ve yara iyileşmesi süreçlerinde rol oynar. Bebek cildinde Tip III oranı yüksek olup, yaşla birlikte azalır.
Evet. Birlikte kullanıldıklarında cilt elastikiyeti ve nem dengesine daha etkili katkı sağlarlar.
Klinik çalışmalar, düzenli kullanımda ilk etkilerin 6-8 hafta içinde görülebileceğini göstermektedir.
Hayır, kolajen yalnızca hayvansal kaynaklıdır. Bitkisel içerikler kolajen üretimini destekleyebilir ancak doğrudan kolajen içermez.