Geleneksel kolajen takviyeleri, hayvansal kaynaklı hammaddelerden (örneğin Bos taurus veya Gadus morhua) elde edilmektedir. Ancak artan çevre bilinci, etik kaygılar ve vegan beslenme tercihleri, gıda takviyesi pazarında bitki bazlı kolajen alternatiflerine yönelimi hızlandırmıştır. Bu doğrultuda, bitki kaynaklı peptit kompleksleri, kolajen benzeri biyolojik aktivite göstermesi açısından dikkate değer bir inovasyon alanı haline gelmiştir.
Vegan kolajen ürünleri, aslında doğrudan kolajen içermez; bunun yerine, kolajen üretimini destekleyebilecek amino asit öncülleri ve peptit yapı taşları (örneğin, prolin, glisin, hidroksiprolin eşdeğerleri) içerir. Bunlar çoğunlukla fermente edilmiş baklagiller, spirulina, çeltik protein izolatları ve bitki bazlı biyoreaktör sistemlerinde üretilen rekombinant proteinler aracılığıyla formüle edilir.
Vegan kolajen takviyelerinin pazara sunulabilmesi için, EFSA (European Food Safety Authority) ve FDA (Food and Drug Administration) tarafından belirlenen GRAS (Generally Recognized As Safe) kriterleri ve Novel Food düzenlemelerine uyum şarttır. Ayrıca, "vegan", "bitki bazlı" ya da "hayvansal içerik içermez" gibi ifadeler, AB 1169/2011 sayılı yönetmelik kapsamında gıda beyanı doğruluğu açısından denetlenir.
Bitki bazlı kolajen alternatiflerinin etkinliğine yönelik klinik çalışmalar hâlen sınırlı olsa da, bazı in vitro çalışmalar, fermente bitki peptitlerinin fibroblast proliferasyonunu ve hyaluronik asit sentezini destekleyebileceğini göstermektedir. Ayrıca, C vitamini, bakır ve çinko gibi ko-faktörlerle kombine edilen formülasyonlar, endojen kolajen sentezini daha etkin tetikleyebilmektedir.
Vegan kolajen segmentine girmek isteyen B2B markalar için, ürünün biyoerişilebilirliği, klinik destekli formülasyon yapısı ve temiz etiket (clean label) yaklaşımı, farklılaştırıcı unsurlar arasında yer almalıdır. Ayrıca, sürdürülebilirlik sertifikaları (ör. USDA Organic, Non-GMO Project) ve karbon ayak izi raporlaması, pazarlama argümanlarını güçlendirecektir.
Hayvansal içerik içermeyen kolajen takviyeleri, etik ve çevresel hassasiyetin arttığı bu çağda güçlü bir pazar potansiyeli taşımaktadır. Ancak, moleküler etkinlik, regülasyon uyumu ve bilimsel geçerlilik açısından geleneksel kolajenlerle henüz tam bir eşdeğerlik sağlayamamıştır. Yine de biyoteknolojik gelişmeler ve fermentatif sentez yöntemleri sayesinde, vegan kolajen alternatiflerinin endüstriyel kullanımı her geçen gün daha işlevsel hâle gelmektedir.